KOD: HÜNER086
Hz. Peygamber “Kur’an’ı çokça okuyun, bir kimse Kur’an’ı okur da Kur’an’ın emrettiklerini yapmaz, nehyettiklerinden kaçınmazsa, o kişi Kur’an okumamış demektir” buyurmaktadır.
Kur’an, Hz. Peygambere (a.s.) yirmi üç yıl boyunca, yaşadığı şartlara göre parça parça indirilmiştir. Yani Kur’an şifahen gelmiştir. Masabaşı ilmi olsun diye değil, hayatın tam içerisine nüfuz etmesi için indirilmiştir. Kur’an okunduğunda onun ihtilafları çözmesi, hükmetmesi, okunup anlaşılması için indirildiği görülecektir. Dolayısıyla vahye muhatap olan insanın, Kur’an okumadan önceki hayatı ile Kur’an okuduktan sonraki hayatı, Kur’an okumadan önceki düşünceleri ile Kur’an okuduktan sonraki düşüncelerinin aynı olmaması gerekmektedir. Kur’an okuyan müslümanla Kur’an’ı okumayan kimsenin dünyaya ve olaylara bakışı aynı olmamalı zira Hz. Peygamber, Kur’an ehlinin Allahın has kulları yani ehlullah olduğunu beyan etmektedir. Bundan dolayı “Ehlullah”ın karşılaştıkları olaylara cahillerle aynı tavrı göstermemesi gerektiği ifade edilmektedir. Ayrıca Kur’an ehlinin kendilerini düzeltmesi durumunda insanların da kendilerini ıslah edecekleri zikredilmektedir.
Söz konusu amaca binaen biz, toplumda amme cüzü diye bilinen otuzuncu cüzü tefsir etmeye ve surelerin bize verdiği mesajı anlayabildiğimiz kadarı ile ifade etmeye gayret ettik. Zira biz, Hz. Peygamberin hayatında meydana gelen olayların birbirinden bağımsız gelişmediğine inanmaktayız. Aynı şekilde surelerin bu hayata müdahale etmek için indirildiğinden dolayı surelerin de bir birinden bağımsız olmadıklarını düşünmekteyiz. Bu sebeple, sureleri diğer surelerle irtibatlandırarak açıklamaya gayret ettik. Sureden anladıklarımızı da özetlemeye çalıştık. Ayetle ilgili açıklamaları genellikle dipnotta aynı konuyla alakalı diğer ayetlere müracaat ederek yaptık. Konuyu açıklamak için bildiğimiz bir hadis veya rivayet var ise onu da naklettik. Gerekli gördüğümüz yerlerde de tefsirlerden faydalandık.
KOD: HÜNER087
Allah (c.c.) her kavme peygamber gönderdiğini belirtmekte ancak bizlere sadece bazılarının kıssalarını anlattığını ifade etmektedir. Allah (c.c.) Kur’an’da insanların öğüt alması için gerekli olan bütün açıklamayı yaptığını belirtmektedir.
Peygamberlerin kıssaları da bu amaca binaen anlatılmaktadır. Öncelikle Peygamber kıssalarının parça parça anlatılma sebebi iman edenlerin kalplerinin sabit kılınması için olduğu beyan edilmektedir. Ayrıca insanların Kur’an’ı daha kolay/iyi anlamaları için kıssaların anlatıldığı ifade edilmektedir. Bununla birlikte Allah c.c. Peygamberleri insanlara örnek olmaları için seçtiğini yani peygamberlerin Allahın seçkin kulları olduğunu ve onlara hidayet ettiğini insanların da hidayet yolunu tutmaları için bu peygamberlere tabi olmaları gerektiğini ifade etmektedir. Bunun için Allah (c.c.) Kuranda 28. Peygamberi anlatmaktadır.
Özellikle İbrahim (a.s.) ve Hz. Muhammed (s.a.v.) da iman edenler için güzel örnekler olduğu belirtilmektedir. Dolayısıyla iman edenler peygamberleri hayatlarında model insan olarak kabul etmek zorundadırlar.
KOD: HÜNER0101
Dün olduğu gibi bugün de İslam’ın birçok alanda çeşitli spekülasyonlara konu olduğu bir dönemden geçiyoruz. Çoğunlukla sağlıklı bilgi temelinde karşılıklı bilgi alışverişinin, yerini, zihinsel kargaşa ve çatışmalara bıraktığı böyle bir ortamda, Müslümanların nihaî anlamda totaliter bir dikta sistemini kuracakları ve bütün özgürlüklere ve serbest muhalefete son verecekleri iddiası sıkça gündeme taşınır. Böyle bir iddianın enine-boyuna tartışılması gereği ortadadır. Öte yandan devlet ve toplum, bilim ve teknoloji sayesinde büyüyüp, sanayileşme ve ekonomik kalkınma seviyesi arttıkça, bireyin gücü zayıflamakta ve giderek devleşen yapılar karşısında haklarını savunabilme imkânları daralmaktadır. Atomize olan fert giderek bir istatistik rakamı haline gelmektedir. Bu önemli problemin görmezden gelinmesi sağlıklı değildir. Bir başka önemli sorun da şudur: Günümüzde muayyen bir devlet yapısı içinde yaşayan bireylerin genellikle dindar ve vatandaş diye iki sıfatı vardır. Dindar sıfatıyla belirli bir dine, vatandaş sıfatıyla da belirli bir devlete tabi olan birey, bu iki tabiiyet merkezinin kendisine verdiği yap veya yapma emrinin birbiriyle uyumlu olmaması durumunda ciddi bir çıkmaza girebilmektedir. İşte bu ve benzeri problemler bağlamında elinizdeki bu çalışma, Kur’an’a göre bireysel ve kamusal özgürlükleri tanımlamayı, anlamlandırmayı ve bunların boyutlarını akademik olarak ortaya koymayı amaçlamaktadır.
KOD: HÜNER46
KOD: HÜNER140
Kur’an ve Sünnet’i düşünmenin, Kur’an ve Sünnet’ten hareketle düşünmenin, Kur’an ve Sünnet’le düşünmenin kapsamları farklıdır. Kur’an ve Sünnet’i düşünmek bizatihi Kur’an ayetlerini ve Sünnet’in kaynağı olan hadis rivayetlerini düşünmektir. Bu tür düşünme genelde ayet ayet, hadis hadis veya onları delil alarak konu konu düşünmektir. Kur’an ve Sünnet’ten hareketle düşünmede düşünülecek konuları Kur’an ve Sünnet belirlemektedir. Daha çok Kur’an ve Sünnet’i konu konu düşünmektir.ㅤ
Kur’an ve Sünnet’le düşünmeyi (KUSD) diğer ikisinden farklı görüyorum. Kur’an ve Sünnet’le düşünmekte kişi konuları istediği gibi seçer, istediği gibi düşünür ve düşünmesinde Kur’an ve Sünnet’e ters bir durum var mı diye düşüncesini gözden geçirir. Konu seçiminin kaynağı bizzat Kur’an ve Sünnet değildir. Düşüncesine ayetleri ve hadis rivyatelerini delil olarak sunmaz. Düşüncesini destekleyen veya yanlışlayan Kur’an ve Sünnet'te hükümler varmı diye düşüncesini gözden geçir.
KOD: HÜNER111
Eşsiz ve mu’ciz olan Kur’an-ı Kerim’i öğrenmek Farz-ı Ayn’dır. Peygamberimiz, “Kalbinde Kur’an’dan bir şey bulunmayan kişi, harap bir eve benzer” buyuruyor.
Kur’an-ı Kerim’i usul ve adabına uygun olarak hatasız ve güzelce okumayı öğreten ilmi bilgiye “TECVİD” denir.
Her müslümanın, Kur’an-ı Kerim’i Tecvidli bir şekilde okuyabilmesi gerekir. Bu nedenle Kur’an’ın lafzını ve manasını öğrenmek için gayret ve caba göstermeliyiz.
Kur’an-ı Kerim’i öğrenmek isteyen, Kur’an talebesi kardeşlerimize, tecvid kaidelerini daha kolay öğrenebilmeleri ve uygulayabilmeleri için bu tecvid kitabını hazırlamayı bir borç bildik. Ayrıca bu tecvid kitabında, Kur’an talebelerinin, tecvid ile alakalı yapılan sınavlarda başarılı olabilmeleri ve zihninde daha kalıcı olması için tecvid kaidelerini kısa-öz anlatıp kaidelerin örneklerini ve istisnalarını da sure ve ayet numaralarıyla birlikte vermeye çalıştık.
KOD: HÜNER113
Namaz, belirli şartları sağladıktan sonra isteyen bütün insanların Allah'a yakınlaşma, O’na derdini açma, niyaz edip yalvarma, isteme ve sığınma gibi isteklerini temin eden âdil bir ibadettir. Rabbini yüceltmek, O’nu övmek, O’na halini arz etmek, meramını sunmak ve O’ndan destek almak isteyen herkes, aracılara ve protokole takılmadan O’na çağrıda bulunabilir, yalvarıp yakarabilir. O, engin rahmeti, muhteşem gücü ve sınırsız sevgisiyle her kulunun isteğine cevap verir.
Namaz, kulluğun sadece Allah’a yapılacağını gösteren bir ibadettir. Allah için kıyama durmak, onun huzurunda rükû ile eğilmek ve secde ile yere kapanmak tevhit bilincini devamlı diri tutma ameliyesidir. Namaz bilinci ibadet bilincini, ibadet bilinci tevhit bilincini, tevhit bilinci de insanın şeref ve haysiyetini koruma bilincini sürekli diri tutar.
Namaz, Hz. Peygamber ve ilk Müslümanlar döneminde şirke ve müşriklere karşı kıyamın ve itirazın göstergesiydi. Kulluğu ve itaati sadece Allah'a has kılmanın, şirke, müşriklere ve küfre itirazın manifestosuydu. Bundan dolayı inananlar için her vakti tevhidi ve özgürlüğü haykırmanın kutlu zamanıydı. Peygamberin önderliğinde namaz için bir araya gelmek, Allah için kıyama durmak, rükuya eğilmek ve secdeye varmak, kula kulluğu reddetmenin en somut ilanıydı.
Namaz, anlamsız bir alışkanlık, tekrar, yük, zahmet, angarya ve borç değildir. Namaz, içinde bulundurduğu yüksek değerlerle hayata anlam katan bir duruş ve eylemdir. Her unsuru, hayatın bir yönüne dokunan, bu yönleri ıslah eden ve güzelleştiren bir bilinçtir. Namaz, gönülden isteyen herkes için mâsivaya kurulan bir merdivendir. Yücelmek isteyen ruhlara, eşit olarak verilen bir haktır. O, birçok fayda ve güzelliği bünyesinde barındıran muhteşem bir ibadettir.
KOD: HÜNER22
KOD: HÜNER71
KOD: HÜNER110
100.00 TL
215.00 TL