KOD: HÜNER156
“Zayıflık her şeydir, güç hiçbir şey…”
Bu hikaye çok uzun çocuğum
Bu karmaşa hiç bitmeyecek sanki
Sanki hiç geçmeyecek kalbimizdeki katılık
Hiç yumuşamayacak o sert gücümüz
Ve o gücün, katılığın, sertliğin içinde hiç
Ulaşamayacağız senin tazeliğine…
KOD: HÜNER080
DİYANET ilk defa Kur’ân Kursu Öğreticiliği, İmam ve müezzin olarak görev alacaklar için MEB’e yaptırmış olduğu Yeterlik sınavını, 2014 yılından itibaren ÖSYM’ye yaptırmak üzere anlaştı. Böylece sadece sınavı yapan kurum değişmedi. Sınavın başta ismi olmak üzere içeriği, sınırları, soru sayısı değişti. KPSS-DHBT süreci ile ilgili DİYANET açıklamaları ve ÖSYM uygulamaları iyi bilinmediği için kamuoyunda yanlış bilgiler yer alabilmektedir. Bizler ÖSYM’nin bugüne kadarki KPSS süreçlerini inceleyerek, sınava giren her düzey adayların sınavın her aşamasıyla ilgili ayrıntılara (gerek KPSS gerekse DHBT ile ilgili başvuru, konular, hangi konulardan kaç soru çıkacağı, sınav gününe kadarki hazırlık süreci, sınavda yapılacaklar ve sınav sonrası muhtemel süreçle ilgili bilgilere) yer verdik.
Devlette ilk defa memur olacaklar için gerekli olan KPSS ile birleştirilerek yeni adıyla DHBT (Din Hizmetleri Alan Bilgisi Testi) olan yeni sınavda, mezun adaylar yanında son sınıflar ve 11. Sınıflar da sınava girebilecek. Adaylar mezuniyet durumuna göre üç kategoride sınava girecekler. Sorular beş seçenekli; soru tarzı ise artık sadece bilgiye dayalı değil, ÖSYM tarzında, doğrudan bilgi, doğrudan yorum ve bilgiye dayalı yorum olmak üzere üç farklı türde olacaktır.
Bizler de öncelikle Lise (Ortaöğretim) düzeyinde sınava girecek adaylara DHBT-1’de sorulacak 4 alanın her biri için konu özeti ve sorulacak 20 soru için 1196 soru örneği ve DHBT-2’de sorulacak 7 alanın her biri için konu özeti ve sorulacak 20 soru için 886 soru örneği olmak üzere toplamda 2082 soru ile adayların başka kaynağa ihtiyaç duymayacak bir ön hazırlık yapmalarını hedefledik.
İHL meslek dersleri kitaplarının tamamı taranarak konu özetlerine yer verildi. Önlisans ve Lisans düzeyinin İHL dersleri temelinde olduğu düşünülürse bu düzey adaylar için de çalışma fayda sağlayacaktır. Çalışma halen okuyan 10., 11. ve 12. Sınıf öğrenciler, Açıköğretim İHL öğrencileri için de meslek derslerinde gerek konu özetleri gerekse soru türleri ile güzel bir kaynak olacaktır.
KPSS-DHBT sonrası muhtemel sözlü sınav için de DİYANET’in yeni dönemde hemen her sözlü sınav için sorduğu konu alanları ve adayların sözlü sınavda yapmaları gerekenlere yer verdik.
Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen KPSS-DHBT sınavına dair, ÖSYM formatıyla birebir uyumlu böylesi bir çalışmanın ilk ve şimdilik tek olması da öncülük anlamında bizi memnun etmektedir.
KOD: HÜNER144
Allah’ın ve O’nun elçisi olan peygamberlerin öğretileri bütüncül bir şekilde incelendiğinde, onların mutedil bir anlayış ortaya koydukları görülecektir. Nitekim ilahi öğretinin gizli ya da açık ifadelerinde ibadetlerin az ve devamlı olanına dair bir vurgu vardır. Yine bu öğretilerin merkezinde ilk emir olmasıyla da tebarüz eden “Oku” emri yatılıdır. Okumanın bir ibadet ve şuur kazancı olduğunu bilerek, Allah’ın kaleme, tefekküre verdiği değeri düşünmek gerekmektedir. Esasında tefekkür kişinin elinde olan bir şey değildir.
Başka bir deyişle bir müddet tefekkür etmek için vakit ayrılması, o ibadetin tefekkür değil ilim olduğunu ortaya koymaktadır. Zira tefekkür kişide ansızın ve çabalamaksızın ortaya çıkan şeydir. Bir âyet, bir hadis işittiğimizde bizi derinlere daldıran; denize, ağaca, kısaca tabiata bakınca yüce zatını hatırladığımız şeyin adıdır tefekkür. İşte elinizdeki bu kitap size az ama devamlı olanı tavsiye eden, okumaya, kaleme, kitaba her şeyden daha fazla değer veren ve sizi tefekküre sevk eden amilleri bir arada barındırması için yazılmıştır.
Bu kitap “Dostlar” olmakla tavsif ettiği okuyucularını bir dert sahibi yapmak ve dinlemek, dinlenmek isteyenlere bir ses ve sükûnet sunmak istemektedir. “Derdi olmayanın, derdi çoktur” anlayışıyla kaleme alınan bu eser, vatan, millet ve ümmetin dertlerini dostlarıyla paylaşmak ve dostça selamlaşmak istiyor.
KOD: HÜNER136
Kitap okumayı seven, sevdiren insanlar ilk önce kitabın arka kapağını okur. Okuyucunun kitapla ilk teması, yazarla ilk tanışmasıdır bu. Sonra yazarın biyografisi varsa okur, genel başlıklara göz gezdirir ve ilgisini çekerse sarılır kitaba dört elle. Nitelikli okuyucu için önemlidir arka kapakta yazan, önemlidir ilk tanışma. Okur kitabı eline aldığında önce kitapla sonra yazarla tanışır. Biz, sizinle birazdan tanışacağız ama şunu bilin ki; bu kitabı elinize aldıktan sonra “dost” oldunuz bizim için. Zira dost, dostunun en çok neye ihtiyaç duyduğunu bilir. Şayet bir fikir verecekse onu kırmadan, incitmeden ihtiyaç duyduğu anda verir. “Dostlarla Sosyal Hayat ve Ahlak Üzerine Hasbihal” adlı bu çalışma, dost bildiğimiz siz değerli okuyucularımızla dertleştiğimiz ve dostumuzun ihtiyaçlarını önemseyerek, gönlünüze hitap etme arzusuyla kaleme aldığımız bir eserdir. Hadi şimdi tanışalım dostum.
KOD: HÜNER50
KOD: HÜNER142
Kur’an’ın doğru anlaşılmasına ve yaşama katılmasına yönelik söylem ve yazılar da kıyamete kadar bitmeyecektir. Yazılanların ve anlatılanların çokluğu bizi aldatmasın. Onların her biri nurun evresinde dönüp varlık bulmaya çalışan pervanelerdir. Bu İslam’ın bilinmezliği ve bilgisinin çokluğundan değildir. Kur’an ve İslam adına yazı ve anlatım kalabalıklarını bir kenara bırakıp, Kur’an ve Sünnet’in kaynaklarını okumak, düşünmek, anlamaya çalışmak ve yaşamaya çalışmak öncelikli olmalıdır. İnsanların düşünsel sorunları ve anlayış farklılıkları İslam’ın kendisi değildir. İslam’ın kendisi Kur’an ve Sünnet’tir. İslam’ın temsilcisi Kur’an ve Sünnet’tir.
Orta Dünya’nın insanı Allah’ın kendisine verdiği aklı, özgürlüğü ve imkanları insanın dünyada yaratılış görevi ve dünyada hak olanların şahitleri olmak sorumluluklarını yerine getirmek için kullanmalıdır. Orta Dünya’nın insanı batıya doğuya, kuzeye güneye koşuşturmayı bırakıp, tekrar Kur’an’a yönelerek Allah’a teslim olmalıdır. Allah’a yönelmesi hem ibadettir ve bağışlanma istemesidir hem de görev ve sorumluluk bilincinin, isteğinin farkına varmasıdır.
Durusul Kur’an tefsir değildir
Tefsir Kur’an’ın bazı insanlar tarafından daha iyi anlaşılan ve bilinen bölümlerinin daha az bilen insanlara açıklanmasıdır. Tefsir açıklamasında dil, konu veya rivayetler açısından daha çok açıklamalar yapılmaktadır. Derlememde tefsirlerden faydalanmakla birlikte anlatımımda tefsirlerin belirli kuralları içinde kendini sabitlemek istemedim. Bazı kelimelerin anlamlarını özel olarak vermekle birlikte dil tartışmalarına, konu konu anlatımlara, rivayetlerin derlenip karşılaştırma değerlendirmesine girmedim.
Kur’an’ı konu konu anlatım yerine ayet ayet anlatmayı tercih ettim. Kur’an’ı bir bütün olarak anlamada ayet ayet anlatımın daha iyi olacağını düşündüm. Bu nedenle Kur’an’ın mevcut düzenini olduğu gibi takip ettim. Kur’an’ın anlaşılmaz yönleri olduğunu ve anlaşılır hale getirmek için anlatmalıyım diye düşünmedim. Kur’an kendi ifadesiyle apaçıktır.
KOD: HÜNER3
KOD: HÜNER126
Kur’ân’ın mucize oluşu, onun en önemli yapısal özelliğidir. Söz konusu özellik ise, onun nazım ve te’lifinde aranmalıdır. Kur’ân’daki kelimelerin âyetlerle, âyetlerin sûrelerle münasbeti ve bunların tertibindeki insicâm, onun mucizeliğinin bir göstergesi olduğu gibi Kur’ân’daki lafız ve mana dengesi de söz konusu göstergelerden bir tanesidir. İbn Atiyye’nin, hemen hemen bütün müfessirlerce kabul edilen “Kur'ân'dan bir lâfız çıkarılacak olursa, Arap lisanının tamamı alt üst edilse bile, onun yerini tutabilecek tek kelime bulunamaz” şeklindeki beyanı, Kur’ân’ın üslubundaki olağanüstülüğe işaret etmektedir.
Kur’ân’a göre, Allah’a iman etmekle mükellef olan insan, iman ettiği/edeceği yaratıcıyı tanımak ve bilmek ister ki, bu da ancak “marifetullaha” yani Allah hakkındaki bilgiye kaynaklık eden isim ve sıfatların bilinmesiyle mümkündür. İman ve teslimiyetin ön koşulu olan “akla” sahip her bir fert yaratıcıyı, yine ancak yaratıcının kendisini ona bildirmesiyle bilebilir ve tanıyabilir ki bu da Kur’ân (vahiy) yolu ile gerçekleşmektedir. İnsanın, sıfat ve isimlerden soyutlanmış bir yaratıcıyı kavraması imkânsızdır. Yüce Allah Kur’ân’da, gözlerin daha önce görmediği kendi zatından bahsetmek yerine, sıfat ve isimlerinin kaynaklık ettiği fiillere, olaylara ve onların neticelerine dikkat çekerek kendini bizlere bildirmektedir. Çünkü vâhidiyyet âlemle ilişkili olmayı ifade eder. Âlem ise, Mutlak Zât’ın kaynaklık ettiği sıfatların ve isimlerin neticesi olduğu gibi, vâhidiyetten doğan ilişki de Yüce Allah’ın sıfat ve isimlerinin bir gereğidir.
KOD: HÜNER123
Ebu’l-Kāsım Musnidu’d-dunya Suleyman bin Ahmed bin
Eyyub bin Mutayr el-Lahmi eş-Şami et-Taberani hicri 260’ın Safer ayında Akka’da doğdu.
Zamanının hadis hafızı Taberani, el-Mu’cemu’s-Sağir adlı elinizdeki eserde, alfabetik olarak sıraladığı 1161 hocasının rivayetlerinden birer veya ikişer örnek kaydetmiştir. Eserde 1198 hadis yer almaktadır.
Çok sayıda esere sahip olması onun engin ilmini gösterir.
Taberani hadis toplama uğrunda otuz yıl hasır üzerinde yatmaya katlanarak ilmi seyahatler yaptığını söylemiştir.
Zehebi, onun ‘Müsnedu’d-Dünya’ olduğunu söylerken, Suyuti: “O, Müsnedu’d-Dünya ve hadis ilminin kahraman süvarilerinden biridir” der.
Zehebi, el-İber’de: “…O, doğru sözlüydü, engin bir ilme sahipti. Hadislerin illetlerini, ravilerini ve bablarını bilirdi. Birçok esere sahiptir…” der.
Taberani zamanının hadis hafızı diye nitelenmiş, hadis, ensab ve tarih bilgisiyle döneminin en önde gelen âlimlerinden olmuştur.
Hicri 360’ın Zilkade ayında vefat etmiştir.
Taberani’nin hadis, tefsir ve tarih alanında 107 eseri vardır. En önemli eserleri şunlardır: el-Mu’cemu’l-Kebir, el-Mu’cemu’l-Evsat, el-Mu’cemu’s-Sağir.
KOD: HÜNER152
Hz. Muhammed kendilerine peygamber olarak gönderildiğinde inkarcılar ondan kendilerine önceki peygamberlerin gösterdiği hissi mucizelere benzer mucizeler göstermesini istemişlerdir. Ancak Allah onların hissi mucize isteklerini geri çevirerek akıllarına hitap eden Kur'an'ın onlar için Hz. Muhammed'in nübüvvetini ispat eden yeterli bir mucize olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca Hz. Muhammed'in insani yönü anlatılarak onun da kendileri gibi bir beşer olduğunu, mucizelerin sadece Allah'ın iradesi ile gerçekleştiğini belirtir. Bu nedenle ne Allah'ın kitabı olan Kur’an-ı Kerim ne de Hz. Muhammed kendisi açık bir şekilde Kur’an-ı Kerim'in dışında hiçbir hissi mucizevi nübüvvetinin ispatında kullanmamıştır. Ancak İslam düşüncesinin teşekkülü döneminde mucize olgusu iki zeminde tartışılmıştır. Özellikle hicri 2. asırdan itibaren İslam dünyasında ortaya çıkan ilhak ve zındıklık hareketlerine karşı Hz. Muhammed'in nübüvvetini ispat etmek amacıyla ilk dönem kelamcıları Kur'an'ı merkeze alarak konuyu ayet, burhan, delil, hüccet gibi kavramları kullanarak ispat etmeye çalışmışlardır. Diğer akım ise, yine aynı dönemde önce siyer ve rivayetler şeklinde yer almıştır. 3. asırdan itibaren benzer rivayetler hadis kitaplarında yer almıştır. Hadisçilerin konu ile ilgili rivayetleri kelamcılar tarafından birer hissi mucize olarak yorumlanmıştır. Yine aynı dönemde özellikle kelamcılar tarafında mucizenin tanımı yapılarak, Hz. Peygamber’in birçok alanda hisse mucizeler gösterdiğini belirterek, Hz. Muhammed'in nübüvvetini ispat etmeye çalışmışlardır. İkinci düşünce daha yaygın bir şekilde olmak üzere her iki düşüncenin yansımaları günümüzde mevcuttur.
100.00 TL
215.00 TL