KOD: HÜNER160
Mülk, Allah’ındır. Ölüm ve hayat, insan için bir imtihandır. “Keşke işitip akletseydik!” denilmemesi için Kalem ve yazdıklarına dikkat edilmesi gerekmektedir. Bir Kalem, yaşamamız gerekenleri yazarken; diğer kalem de yaşadıklarımızı kaydetmektedir. Hak gerçekleşince, yaşanılması gereken Kitap ile yaşanılan Kitabın mukayesesi yapılacak ve buna göre hüküm verilecektir. İşte o gün, dünyada Kitab’a göre yaşamayıp kitabına uyduranların, bütün sevdiklerini ve servetlerini azaptan kurtulmak için fidye vereceği ama buların kabul edilmeyeceği beyan edilmektedir. Bu hale düşmemek için hayatta rol model olacak birilerine ihtiyaç vardır. Bunun için bıkmadan usanmadan, dokuzyüz elli yıl, gizli-açık, birebir veya ilan ederek Allah’ın dinini anlatan Nuh (a.s.) en güzel örneklerdendir. Topluma vahyi duyururken elbette orada yer edinmiş nice şirkler, hurafeler ve yanlışlarla karşılaşılacaktır. Bu nedenle meselenin aslını öğrenmek için vahye müracaat edilmesi gerekmektedir. Hatta Allah adına yalan söyleyenlerin yine Allah’ın vahyi ile ortaya çıkacağı ifade edilmektedir. Zira özgürlüğe kavuşmak, kimse tarafından kandırılmamak ve birilerinin sömürgesi haline gelmemek için gecenin uygun olan bir bölümünde anlaya anlaya Vahiy okunmalıdır ki, gündüz gündem yapılacak hakikatler, zihne ve kalbe nakşedilsin. Çünkü Kıyamet yakındır ve İnsan, yaklaşan bu sona kendisini hazırlamalıdır.
Şimdi bunca ayetlerden ve hakikatlerden sonra hangi söze iman edecekler...
KOD: HÜNER162
MÜSLÜMAN, TOPLUM VE CEHD
Müslüman fert ve toplum akıllı, özgür ve imkanlara sahip olmanın sorumluluğunu almalıdır. Bu gücü ve sorumluluğu başkasına devredemez. Aklını ve imani tercihlerini başkasına devredip sorumluluktan kurtulamaz. Kur’an’ı bütüncül olarak okuduğumuzda Müslüman fert ve toplumdan istenen birçok davranışların olduğunu görürüz. Müslüman fert Allah’ı, Kur’an’ı, Rasulullah’ı ve Ahireti kabul edecektir. Kur’an’da ferde ve topluma görev yükleme özelliği birliktedir.
Ferde yüklenen görevi ferd kendi şartları içinde yerine getirecektir. Fert görevin kendisine ait olduğunu ve görevin sınırlarını bilir. Örneğin namaz kılmak ferde yüklenen bir görevdir. Ne zaman, ne kadar namaz kılacağını ve bu görevi bir başkası yapınca ondan düşmeyeceğini bilir. Topluma yüklenen görevlerde kişi kendisine farzı ayn payı düşmese bile daha fazlasını yaparak fazilet ve hayırda daha fazlasını kazanma imkanı elde etmektedir. Allah yolunda cehd edenlere daha fazlasını vereceğini bildirmektedir.
KOD: HÜNER164
Özgür özün gür olmasıdır. Öz kişiye ait, kişiye özel, kişinin içinde olandır, kişinin kendisidir. Kişinin aklının, bilgisinin, isteklerinin ve değerlerinin tamamıdır.
Hak kelimesinin ayrılan pay anlamında hak oluşu birilerine görev veya imkan olarak ayrılan, verilen payın olmasını ve bunun gerçek, kesin olduğunu anlatır. Bu yönüyle de İslam bir haktır.
Adil olmak hak ediş, emek ve anlaşmalardan doğan hakların gereğini yapmaktır. Vahyin yapılmasını istediği bir ölçü adaletin ölçüsüdür. Bir çocuk doğmuş olmakla bakılmayı hak etmiştir.
Denge birbirine zıt durumların kurulu düzeni bozmadan bir arada bulunabilmesini anlatmaktadır. İslama’a bağlılıkta denge gereklidir. Toplumsal düzenin iyi olmasında denge olmalıdır. Denge eşitlik değil, imkanlara göre istenen amacı gerçekleştirecek adaletli bir ortamdır ve uygulamadır. Kişilerin yaratılıştan gelen haklarının korunması dengenin birinci gerekçesidir.
KOD: HÜNER165
Akıl, beden ve ruh sağlığımızı kaybetmemizde başlıca etkenlerden olan huzursuzluk; dünyamızı da ahiretimizi de sinsice yok edebilen fakat doğru inanç, doğru düşünce ve doğru yaşantı ile mutlaka aşılabilen bir afettir.
Huzursuz yaşayarak hastalıklar, acılar ve korkular içinde ömrümüzü tüketmek, üstüne bir de ebedi ahiret hayatımızı kaybetmek yerine; sağlıklı, mutlu ve güven dolu bir hayatı ve bu hayatın meyvesi olan ebedi ahiret saadetini kazandıran Huzur’a giden adımlar net bir şekilde okurlarımıza reçete edilmiştir.
KOD: HÜNER166
Şakayı ciddiyetsizlik ve hafiflik olarak telakki eden kimselerin aklına: “Peygamberimiz’de şaka yapar mı hiç?!” gibi bir sorunun gelmesi yersiz değildir. Ancak kişinin böyle bir soru sormak yerine:
Rasulullah (s.a.v) niçin ve nasıl şaka yapardı? Şakalarının arkasında yatan gerçek ne idi? diye sorması daha yerinde bir davranış olacaktır.
Şakalaşmanın fıkhi hükmü etrafındaki tartışmalar bir kenara, ölçülü ve yerinde olan şakayı Rasulullah (s.a.v)’de tasvip etmiştir. Müslümanların biricik örneği Hz.Muhammed Mustafa (s.a.v) zaman zaman şakalaşır, ancak; ‘Ben sadece doğruyu konuşurum, haktan başka bir şey söylemem.’ buyururdu.
KOD: HÜNER167
BiliMKurdu Teknoloji Takımı, Mustafa Hoca tarafından
kurulan ve kendi çalıştırdığı öğrencilerle okul bünyesinde
yarışma ve projelere katıldığı takımın adıdır.
Robotik maceralarına yer verdikleri "Bilim Kurtlarının
Maceraları" kitabı, robotik macera serisi olarak
öğrencilerin ve öğretmenlerinin robotlarla yaptıkları
çalışmaları ve yarışma sürecindeki sürükleyici
maceralarını konu alıyor ...
" ... kabloları bataryaya taktığı an dumanlar yükseldi
ve normal olarak panikledi. O bir anlık panik ve korku ile
robotu Mustafa Hoca'nın kucağına atıp atölyeden
kaçmıştı. Paniklemesi zaten olağan bir durumdu ama
erimiş kabloları ve ciddi anlamda yanan bir robotu
Mustafa Hoca'nın kucağına atıp koşarak kaçmasını hiç
kimse beklemiyordu ... "
120.00 TL
100.00 TL
215.00 TL