KOD: HÜNER131
Hayatın başlangıcından itibaren insanlar toplumda ekonomik açıdan eşit seviyede değillerdir. Günlük ihtiyaçlarını karşılayamayacak derecede fakirler, orta halliler ve zenginler toplumda her dönem var olmuştur. İnsanlardaki bu ekonomik farklılık Allah’ın takdiriyle birlikte insanların çalışmalarına, gayretlerine, kabiliyetlerine ve zamanın şartlarına bağlıdır. Kur’an’ın insanların birbirlerine ihtiyaç duyduğu işlerde çalıştırabilmeleri için gerekli gördüğü bu durum yiyecek, giyecek ve barınak gibi temel ihtiyaçların tedarik edilmesi için de kaçınılmazdır.
Kutsal kitaplar bir taraftan servet ve mülkiyet konusunda din ve dinin hassasiyetlerinden uzaklaştıracağı ihtimalinden dolayı sık sık uyarıda bulunurken, diğer taraftan vehbî ya da kesbî nedenlerden dolayı oluşan fakirlik olgusuyla mücadele edilmesini istemektedir. Bununla birlikte Kur’an’da, sahip oldukları zenginlik ve güçle şımaranların, bu durumlarını inananların ve zayıfların aleyhine kullananların şiddetle kınanması İslâm’ın fakirlerden taraf olduğu yorumlarına sebep olmuştur. Hâlbuki İslam, bir taraftan varlığın muhtemel menfi etkilerinden insanları korumaya çalışırken, diğer yandan değişik nedenlerle açlığa ve yoksulluğa maruz kalan bu dezavantajlı gurupları teselli etmekte ve varlıklı Müslümanları onlara yardıma çağırmaktadır.
Fakirlik insanın düşünce yapısını, yaşantısını, toplumun emniyet ve huzurunu, devletin selametini olumsuz yönde etkileyen bir olgudur. İslam, çözülmesi gereken bir problem olarak gördüğü bu olgunun bertaraf edilmesi için çok çeşitli yöntemler ve pratik öneriler sunmuştur. Kur’an’ın ilgili âyetleri ve Hz. Peygamber’in uygulamaları doğrultusunda söz konusu meselenin halli için konan ilkelerin hedefi özelde İslam ümmetini, genelde tüm insanlığı fakirlikten korumaktır.
KOD: HÜNER25
KOD: HÜNER30
KOD: HÜNER158
Bu çalışmada, insan yaşamında önemli bir yer edinen musibet olgusunun mahiyeti ve içerebileceği mesajlar irdelenmekte, bu tür olaylardan çıkarılabilecek dersler üzerinde kafa yorulmaktadır. Genellikle sorumluluk kabul etmek istemeyen veya davranışlarını ilahî kontrol altında görmekten haz etmeyen seküler anlayış sahiplerine yönelik analitik eleştirilere yer verilmektedir. Sağduyu ile ve sağlıklı bir bakış açısıyla yanlışlarının farkına varan, sorumluluğu üzerine almaktan kaçınmayan ve kendini düzeltmeyi gaye edinen mü’mince bir şuur yeşertmeye gayret edilmektedir.
KOD: HÜNER0100
Günümüz dünyasında özellikle mantıksal deneyciliğin katı tehditlerine boyun eğenler, kutsal metinlerde kullanılan bazı ifadelerin sözlük anlamlarıyla alınması durumunda birtakım güçlüklerle karşılaşılmasından hareketle, kelime ve kavramların bilinen sözlük anlamlarının ötesinde farklı derin manalara sahip oldukları görüşünü abartılı bir şekilde gündeme taşımaktadırlar. Böyle bir yönelişin neticesi olarak kimi zaman zorlamalarla ifrata varacak şekilde, mecaz ve sembollerle metinleri yorumlama yolunu tercih edebilmektedirler. Bu tarz bir yönelişe sahip olanlardan birisi de “The Message Of The Qur’an” eserinin yazarı Muhammed Esed’ dir. İşte elinizdeki bu çalışmada, onun yukarıda bahsedilen ve “Kur’an Mesajı” ismiyle Türkçe’ ye çevrilen meal-tefsir çalışması, eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. Eserinde dile getirdiği Allah’ın sıfatları, ahiret, cennet-cehennem, melek, cin, şeytan ve mucizeler konusundaki çoğu zaman Kur’an metniyle örtüşmeyen görüşleri, bazı hüküm ayetleri hakkındaki yorumları ele alınmaktadır. Söz konusu edilen yorumlar, ikna edici bir delil olmadıkça kelimelerin asıl anlamları ve konuyla ilgili sahih rivayetler/nakiller ışığında tahlîl edilmektedir.
KOD: HÜNER161
MÜSLÜMAN SİYASET VE YÖNETİM ETKİLEŞİMİ
Siyaset kişinin kendisi, çevresi, imkanları, sorunları ve diğer insanlarla etkileşimlerinde hangi önceliklere göre nasıl bir yol izleyeceğinin bilgisi, kararı ve davranışıdır. Siyaset insan olmanın, toplum içinde yaşamanın doğal ve kendini mecbur eden bir halidir. Müslümanın insan ve müslüman olmak özellikleri devam ettiği sürece siyasetten uzak kalması mümkün değildir. Kaldığını sanır veya iddia ederse kendini kandırmaktadır veya kendine göre bir siyaset izlemektedir. İnsan olarak siyasete adımını atar ve müslüman olarak siyasetine ilke ve yön verir.
Siyasal yönetim doğal bir ihtiyaçtır. Siyasal yönetim insanın toplumsal yaratılışının bir gereğidir. Şekli, kapsamı değişebilir ama hep varolmuştur. İnsanlar toplu olarak yaşadıklarından aralarında bir yönetimin olması adaletin korunması, zulmün önlenmesi, toplumsal yardımlaşmanın ve güvenliğin sağlanması için gereklidir.
KOD: HÜNER162
MÜSLÜMAN, TOPLUM VE CEHD
Müslüman fert ve toplum akıllı, özgür ve imkanlara sahip olmanın sorumluluğunu almalıdır. Bu gücü ve sorumluluğu başkasına devredemez. Aklını ve imani tercihlerini başkasına devredip sorumluluktan kurtulamaz. Kur’an’ı bütüncül olarak okuduğumuzda Müslüman fert ve toplumdan istenen birçok davranışların olduğunu görürüz. Müslüman fert Allah’ı, Kur’an’ı, Rasulullah’ı ve Ahireti kabul edecektir. Kur’an’da ferde ve topluma görev yükleme özelliği birliktedir.
Ferde yüklenen görevi ferd kendi şartları içinde yerine getirecektir. Fert görevin kendisine ait olduğunu ve görevin sınırlarını bilir. Örneğin namaz kılmak ferde yüklenen bir görevdir. Ne zaman, ne kadar namaz kılacağını ve bu görevi bir başkası yapınca ondan düşmeyeceğini bilir. Topluma yüklenen görevlerde kişi kendisine farzı ayn payı düşmese bile daha fazlasını yaparak fazilet ve hayırda daha fazlasını kazanma imkanı elde etmektedir. Allah yolunda cehd edenlere daha fazlasını vereceğini bildirmektedir.
KOD: HÜNER149
Kanuni Sultan Süleyman ve Şeyhülislam Zembilli Ali Efendi arasında, Topkapı Sarayında ağaçları karıncalar istila edince, ağaç köklerine kireç tatbik edilerek karıncaların itlaf edilmesinin uygun olup olmadığını Kanuni bir şiirle sormuştu:
Ağacı eğer sarmış olsa karınca
Zarar var mı karıncayı kırınca
Zenbilli’nin cevabı şöyle
Yarın Hakk’ın divanına varınca
Süleyman’dan hakkını alır karınca
KOD: HÜNER164
Özgür özün gür olmasıdır. Öz kişiye ait, kişiye özel, kişinin içinde olandır, kişinin kendisidir. Kişinin aklının, bilgisinin, isteklerinin ve değerlerinin tamamıdır.
Hak kelimesinin ayrılan pay anlamında hak oluşu birilerine görev veya imkan olarak ayrılan, verilen payın olmasını ve bunun gerçek, kesin olduğunu anlatır. Bu yönüyle de İslam bir haktır.
Adil olmak hak ediş, emek ve anlaşmalardan doğan hakların gereğini yapmaktır. Vahyin yapılmasını istediği bir ölçü adaletin ölçüsüdür. Bir çocuk doğmuş olmakla bakılmayı hak etmiştir.
Denge birbirine zıt durumların kurulu düzeni bozmadan bir arada bulunabilmesini anlatmaktadır. İslama’a bağlılıkta denge gereklidir. Toplumsal düzenin iyi olmasında denge olmalıdır. Denge eşitlik değil, imkanlara göre istenen amacı gerçekleştirecek adaletli bir ortamdır ve uygulamadır. Kişilerin yaratılıştan gelen haklarının korunması dengenin birinci gerekçesidir.
KOD: HÜNER45
130.00 TL
100.00 TL
75.00 TL
225.00 TL