KOD: HÜNER0101
Dün olduğu gibi bugün de İslam’ın birçok alanda çeşitli spekülasyonlara konu olduğu bir dönemden geçiyoruz. Çoğunlukla sağlıklı bilgi temelinde karşılıklı bilgi alışverişinin, yerini, zihinsel kargaşa ve çatışmalara bıraktığı böyle bir ortamda, Müslümanların nihaî anlamda totaliter bir dikta sistemini kuracakları ve bütün özgürlüklere ve serbest muhalefete son verecekleri iddiası sıkça gündeme taşınır. Böyle bir iddianın enine-boyuna tartışılması gereği ortadadır. Öte yandan devlet ve toplum, bilim ve teknoloji sayesinde büyüyüp, sanayileşme ve ekonomik kalkınma seviyesi arttıkça, bireyin gücü zayıflamakta ve giderek devleşen yapılar karşısında haklarını savunabilme imkânları daralmaktadır. Atomize olan fert giderek bir istatistik rakamı haline gelmektedir. Bu önemli problemin görmezden gelinmesi sağlıklı değildir. Bir başka önemli sorun da şudur: Günümüzde muayyen bir devlet yapısı içinde yaşayan bireylerin genellikle dindar ve vatandaş diye iki sıfatı vardır. Dindar sıfatıyla belirli bir dine, vatandaş sıfatıyla da belirli bir devlete tabi olan birey, bu iki tabiiyet merkezinin kendisine verdiği yap veya yapma emrinin birbiriyle uyumlu olmaması durumunda ciddi bir çıkmaza girebilmektedir. İşte bu ve benzeri problemler bağlamında elinizdeki bu çalışma, Kur’an’a göre bireysel ve kamusal özgürlükleri tanımlamayı, anlamlandırmayı ve bunların boyutlarını akademik olarak ortaya koymayı amaçlamaktadır.
KOD: HÜNER099
Son zamanlarda daha bir ivme kazanan din konusundaki tartışmalarda üzerinde en çok durulan konuların başında, dinî ifadelerin/kutsal metinlerin tahlîli gelmektedir. Özellikle vahiyle gelen ifadelerin, anlattıkları gerçeği ne oranda karşıladığı konusu sıkça tartışılmaktadır. Bu alanda din dilinin mahiyetini anlamaya dönük olarak “Sembolizm” veya “Sembolik/Alegorik/Mecazcı Dil Anlayışı”, ileri sürülen iddialı bir görüş olarak karşımıza çıkmaktadır. Şu bir gerçek ki deyimleri, mecazları ve edebî tasvirleri tümüyle yok saymak, onları salt literal olarak algılamak anlayışları köreltmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki ölçü ve kritere tabi olmaksızın gelişigüzel bir şekilde tüm ifadeleri mecaz bahanesi ile öznelleştirmek de anlamı buharlaştırmakta ve yok etmektedir. Öyleyse aşırılıklardan kaçınıp mutedil bir ölçü ve denge ile hareket edilebildiği takdirde sembolizm, bize kutsalın farklı tezahürlerinin yorumunu mümkün kılan teorik şifreyi sunarak beşeri varlığa ve onun varoluşuna yabancı olanın farkına varılmasına yardımcı olabilir, görülmeyen gerçekleri elle tutulur derecede açık olmayan bir algılayış ile anlamamıza katkıda bulunabilir. Aksi takdirde dilin kurallarına ve sahih naklî kaynaklara uygun olmayacak şekilde hareket edildiğinde, dinî ifadelerin anlamı ve nesnel karşılığı ile ilgili güvenilir bir dayanak ortaya koymak imkânsız hale gelecektir.
KOD: HÜNER131
Hayatın başlangıcından itibaren insanlar toplumda ekonomik açıdan eşit seviyede değillerdir. Günlük ihtiyaçlarını karşılayamayacak derecede fakirler, orta halliler ve zenginler toplumda her dönem var olmuştur. İnsanlardaki bu ekonomik farklılık Allah’ın takdiriyle birlikte insanların çalışmalarına, gayretlerine, kabiliyetlerine ve zamanın şartlarına bağlıdır. Kur’an’ın insanların birbirlerine ihtiyaç duyduğu işlerde çalıştırabilmeleri için gerekli gördüğü bu durum yiyecek, giyecek ve barınak gibi temel ihtiyaçların tedarik edilmesi için de kaçınılmazdır.
Kutsal kitaplar bir taraftan servet ve mülkiyet konusunda din ve dinin hassasiyetlerinden uzaklaştıracağı ihtimalinden dolayı sık sık uyarıda bulunurken, diğer taraftan vehbî ya da kesbî nedenlerden dolayı oluşan fakirlik olgusuyla mücadele edilmesini istemektedir. Bununla birlikte Kur’an’da, sahip oldukları zenginlik ve güçle şımaranların, bu durumlarını inananların ve zayıfların aleyhine kullananların şiddetle kınanması İslâm’ın fakirlerden taraf olduğu yorumlarına sebep olmuştur. Hâlbuki İslam, bir taraftan varlığın muhtemel menfi etkilerinden insanları korumaya çalışırken, diğer yandan değişik nedenlerle açlığa ve yoksulluğa maruz kalan bu dezavantajlı gurupları teselli etmekte ve varlıklı Müslümanları onlara yardıma çağırmaktadır.
Fakirlik insanın düşünce yapısını, yaşantısını, toplumun emniyet ve huzurunu, devletin selametini olumsuz yönde etkileyen bir olgudur. İslam, çözülmesi gereken bir problem olarak gördüğü bu olgunun bertaraf edilmesi için çok çeşitli yöntemler ve pratik öneriler sunmuştur. Kur’an’ın ilgili âyetleri ve Hz. Peygamber’in uygulamaları doğrultusunda söz konusu meselenin halli için konan ilkelerin hedefi özelde İslam ümmetini, genelde tüm insanlığı fakirlikten korumaktır.
KOD: HÜNER139
İnsanın varlık dünyasındaki esaslı sorunu güvenliktir. Allah’tan başka kime dayanıyorsanız, nihayetinde akıbet örümceğin ölüm tuzağına benzer. Allah’tan başkasını dost edinen, ilah edinen, ondan yardım ve rızık uman, zor zamanlarında kendisine sığınmaya çalışan bu zavallıların ilah edindikleri dayanak, örümceğin evinden daha çürüktür.
Örümcek (Ankebut), bir sinek avlayabilmek için, çürük bir eve çok emek verir. Az bir yarar için! Geçici dünya hayatına aşırı umut bağlayanlar, durmadan yatırım yapan insanlar da sanki böyle. Dünyaya bu kadar bel bağlanınca çok şey mi kazanacaklar?
KOD: HÜNER152
Hz. Muhammed kendilerine peygamber olarak gönderildiğinde inkarcılar ondan kendilerine önceki peygamberlerin gösterdiği hissi mucizelere benzer mucizeler göstermesini istemişlerdir. Ancak Allah onların hissi mucize isteklerini geri çevirerek akıllarına hitap eden Kur'an'ın onlar için Hz. Muhammed'in nübüvvetini ispat eden yeterli bir mucize olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca Hz. Muhammed'in insani yönü anlatılarak onun da kendileri gibi bir beşer olduğunu, mucizelerin sadece Allah'ın iradesi ile gerçekleştiğini belirtir. Bu nedenle ne Allah'ın kitabı olan Kur’an-ı Kerim ne de Hz. Muhammed kendisi açık bir şekilde Kur’an-ı Kerim'in dışında hiçbir hissi mucizevi nübüvvetinin ispatında kullanmamıştır. Ancak İslam düşüncesinin teşekkülü döneminde mucize olgusu iki zeminde tartışılmıştır. Özellikle hicri 2. asırdan itibaren İslam dünyasında ortaya çıkan ilhak ve zındıklık hareketlerine karşı Hz. Muhammed'in nübüvvetini ispat etmek amacıyla ilk dönem kelamcıları Kur'an'ı merkeze alarak konuyu ayet, burhan, delil, hüccet gibi kavramları kullanarak ispat etmeye çalışmışlardır. Diğer akım ise, yine aynı dönemde önce siyer ve rivayetler şeklinde yer almıştır. 3. asırdan itibaren benzer rivayetler hadis kitaplarında yer almıştır. Hadisçilerin konu ile ilgili rivayetleri kelamcılar tarafından birer hissi mucize olarak yorumlanmıştır. Yine aynı dönemde özellikle kelamcılar tarafında mucizenin tanımı yapılarak, Hz. Peygamber’in birçok alanda hisse mucizeler gösterdiğini belirterek, Hz. Muhammed'in nübüvvetini ispat etmeye çalışmışlardır. İkinci düşünce daha yaygın bir şekilde olmak üzere her iki düşüncenin yansımaları günümüzde mevcuttur.
KOD: HÜNER154
Bu çalışmanın hedefi dünyada ve ahirette en az zarar ve en çok fayda elde etmek amacıyla insanın kendini yönetmesine katkı yapmaktır. İnsan kendini yönetirken aklını, bilgisini, değerlerini, düşünmesini, niyetlerini, duygularını, isteklerini ve hareketlerini yönetir. Bu çalışma, yazarın daha önce yayımlanan “Aklını Kullanmada Çözümleyici Araştırıcı Paylaşımcı (AKÇAP) Düşünme kitabı esas alınarak yine yazar tarafından güncellemeler yapılmış ve 5 kitap şeklinde düzenlenmiştir. Birbirinin devamı değil, ama birbirini bütünleyici kitaplar olarak hazırlanmıştır. Kitapların içeriği beyin ve akıl etkileşimi, duygu yönetimi, hayat başarısını yönetmek, ÇAP’lı düşünmek ve etkileşim yönetimi üzerine kurgulanmıştır. Bu kitapta duygularımızı tanımak ve yönetmek konuları ele alınmıştır.
KOD: HÜNER155
Bu çalışmanın hedefi dünyada ve ahirette en az zarar ve en çok fayda elde etmek amacıyla insanın kendini yönetmesine katkı yapmaktır. İnsan kendini yönetirken aklını, bilgisini, değerlerini, düşünmesini, niyetlerini, duygularını, isteklerini ve hareketlerini yönetir. Bu çalışma, yazarın daha önce yayımlanan “Aklını Kullanmada Çözümleyici Araştırıcı Paylaşımcı (AKÇAP) Düşünme kitabı esas alınarak yine yazar tarafından güncellemeler yapılmış ve 5 kitap şeklinde düzenlenmiştir. Birbirinin devamı değil, ama birbirini bütünleyici kitaplar olarak hazırlanmıştır. Kitapların içeriği beyin ve akıl etkileşimi, duygu yönetimi, hayat başarısını yönetmek, ÇAP’lı düşünmek ve etkileşim yönetimi üzerine kurgulanmıştır. Bu kitapta hayat başarısını yönetmek konuları ele alınmıştır.
KOD: HÜNER156
Bu çalışmanın hedefi dünyada ve ahirette en az zarar ve en çok fayda elde etmek amacıyla insanın kendini yönetmesine katkı yapmaktır. İnsan kendini yönetirken aklını, bilgisini, değerlerini, düşünmesini, niyetlerini, duygularını, isteklerini ve hareketlerini yönetir. Bu çalışma, yazarın daha önce yayımlanan “Aklını Kullanmada Çözümleyici Araştırıcı Paylaşımcı (AKÇAP) Düşünme kitabı esas alınarak yine yazar tarafından güncellemeler yapılmış ve 5 kitap şeklinde düzenlenmiştir. Birbirinin devamı değil, ama birbirini bütünleyici kitaplar olarak hazırlanmıştır. Kitapların içeriği beyin ve akıl etkileşimi, duygu yönetimi, hayat başarısını yönetmek, ÇAP’lı düşünmek ve etkileşim yönetimi üzerine kurgulanmıştır. Bu kitapta etkileşim yönetimi konuları ele alınmıştır.
KOD: HÜNER157
Bu çalışmanın hedefi dünyada ve ahirette en az zarar ve en çok fayda elde etmek amacıyla insanın kendini yönetmesine katkı yapmaktır. İnsan kendini yönetirken aklını, bilgisini, değerlerini, düşünmesini, niyetlerini, duygularını, isteklerini ve hareketlerini yönetir. Bu çalışma, yazarın daha önce yayımlanan “Aklını Kullanmada Çözümleyici Araştırıcı Paylaşımcı (AKÇAP) Düşünme kitabı esas alınarak yine yazar tarafından güncellemeler yapılmış ve 5 kitap şeklinde düzenlenmiştir. Birbirinin devamı değil, ama birbirini bütünleyici kitaplar olarak hazırlanmıştır. Kitapların içeriği beyin ve akıl etkileşimi, duygu yönetimi, hayat başarısını yönetmek, ÇAP’lı düşünmek ve etkileşim yönetimi üzerine kurgulanmıştır. Bu kitapta ÇAP’lı düşünmek konuları ele alınmıştır.
KOD: HÜNER149
Kanuni Sultan Süleyman ve Şeyhülislam Zembilli Ali Efendi arasında, Topkapı Sarayında ağaçları karıncalar istila edince, ağaç köklerine kireç tatbik edilerek karıncaların itlaf edilmesinin uygun olup olmadığını Kanuni bir şiirle sormuştu:
Ağacı eğer sarmış olsa karınca
Zarar var mı karıncayı kırınca
Zenbilli’nin cevabı şöyle
Yarın Hakk’ın divanına varınca
Süleyman’dan hakkını alır karınca
130.00 TL
100.00 TL
75.00 TL
225.00 TL